Mobile menu

Bir Hamlede Değişen Kader

sochi2014 haber1Piyangoda büyük ikramiye size vursa ve sonrasında bileti kaybettiğinizi fark etseniz neler hissederdiniz? Ya da 1994 Dünya Kupası'nda finalde penaltıyı dışarıya vuran İtalyan futbolcu Baggio'nun yerinde olsaydınız? Hayatta olduğu gibi satrançta da her şey bir anda değişebiliyor ve bir anlık hatalar geri döndürülemez sonuçlara yol açabiliyor. Tıpkı Dünya Şampiyonluğu Unvan Maçı'nın bugün oynanan altıncı partisinde olduğu gibi. Partide aslında her şey beyaz taşlarla oynayan Carlsen'in istediği gibi gelişmişti.

Vezirlerin erken kırışıldığı bir varyantı oynayan oyuncular açılış sonrası beyazın çift fil avantajına ve konumsal baskıya sahip olduğu bir pozisyon elde ettiler ki herhangi bir risk olmadan kazanca oynayabileceği bu tarz konumları seven Carlsen için bu olabilecek en iyi senaryolardan biriydi. Ancak Anand da -kuşkusuz kendi hazırlığının da yardımıyla- etkili bir savunma planı uygulamıştı ve konumu dengede tutmayı başarmıştı.

Oyunun kaderi 26. hamlede çizildi. Konumunu geliştirmekte zorlanan Carlsen sonunda şahını şah kanadı piyonlarını korumaya göndermek fikrini buldu bulmasına ancak bunun için çok yanlış bir zamanı seçti. 26.Şd2?? hamlesi beyazı hafif üstün olduğu bir konumdan bir anda piyon geri kayıp konuma sokabilirdi! Hamleyi yaptıktan sonra kaybettiğini gören Carlsen için Anand'ın hamlesine kadar geçen kısa süre tam bir işkence olmuş olmalı.

Kuşkusuz Anand basit 26...Axe5! hamlesini görecekti ve o zamana kadar uyguladığı savunmanın meyvesini toplayacaktı! Ancak aday, daha önceden hesapladığı a5-a4-a3 fikrine odaklanmıştı ve hızlıca 26...a4?? oynayarak fırsatı geri tepince şampiyon rahat bir nefes aldı. Üstelik Anand'ın hamlesini yapar yapmaz kaçırdığı fırsatı fark etmesi de Norveçli şampiyon için bir başka iyi haberdi. Böylece moral olarak çöken Hintli yıldızın direnci kırıldı ve oyun Anand'ın 32. hamledeki hatasıyla şampiyonun lehine sonuçlandı! Bu tarz çifte körlükler, yani bir tarafın rakibine kazanç fırsatı tanıyıp diğer tarafın da fırsatı geri teptiği durumlar, elbette unvan maçlarının gerilimli psikolojisinde ilk defa rastlanan bir şey değil.

Kasım 1937'de, Dünya Şampiyonluğu Maçı'nın 16. partisinde de Rus efsane Alekhine o zamanki şampiyon Euwe'nin 25. hamledeki hatasını üstelik iki hamle üst üste fırsatı varken değerlendirememiş ve parti berabere bitmişti. Kazanabilecekken bir anda kaybeden Anand içinse psikolojik olarak işler Alekhine için olduğundan çok daha zor. Altı parti kalmışken geride olmak yerine önde olabileceğini bilerek oynamak ve tekrar kendini toplamak kolay bir iş değil. Ancak bu unvan maçının gösterdiği bir şey varsa o da Carlsen'in asla yenilmez olmadığı ve Anand'ın mücadeleyi elden bırakmadığı karışık konumlarda her zaman şansının olabileceği.

O yüzden henüz hiçbir şey bitmiş değil!Aday için bu ağır darbe sonrası maçın ikinci yarısı, bir günlük molanın ardından 17 Kasım Pazartesi Carlsen'in yine beyaz taşlara sahip olacağı yedinci partiyle başlayacak. Carlsen'in rakibinin moralsizliğinden faydalanıp avantajını artırmaya, adayın ise maçta durumu ikinci defa eşitlemeye çalışacağı bu partiyi kaçırmamanızı öneririz.