Mobile menu

"Saygı Duy Ama Korkma"

1966 Doğumlu. Bugüne göre hayli geç bir yaşta, on üçünde satranca başladı ama kısa zamanda çok yol aldı. 18’inde Uluslararası Usta, 27’sinde Büyük Usta oldu. Topalov, Kramnik, Anand ve Khalifman gibi satrancın önemli isimleri ile oynadı. Aile ağacı İstanbul’a dayanıyor ve kendini Türkiye’ye ve Türklere yakın hissediyor.

Ülkemize ilk kez 1993’te, Balkan Şampiyonası için gelen Yunan Büyük Usta Efstratios Grivas, son dört aydır Türk Milli takımının antrenörlerinden biri.

Başkan Vekili Murat Kul, Grivas ile Ankara’da, TSF’nin yeni merkezinde görüştü.

Söyleşi için lütfen devamına tıklayınız.

Murat Kul : Satranca ne zaman ve nasıl başladınız ?

Efstratios Grivas : 13 Yaşındaydım. Aslında kazara başladım denebilir. Atina’da oturduğumuz yere yakın bir kafe vardı. Orada satrançta oynanıyordu ve ben de denemek istedim.

Kul : Sonra nasıl gelişti satranç kariyeriniz ?

Grivas : 17 Yaşında Yunanistan’da gençler turnuvasına katıldım ve şampiyon oldum. 1985’te 20 yaş altında Dünya Gençlerde dördüncü olmuştum. 1989’da İsrail’de düzenlenen Avrupa Takımlar Şampiyonası’nda altın madalya kazandım. 1998’de 33. satranç olimpiyatlarında Elista’da gümüş madalya aldım. 18’inde Uluslararası Usta ve 27 yaşında da Büyük Usta unvanını elde ettim.

Kul : Sanıyorum şu anda aktif bir oyuncu değilsiniz. Ne yapıyorsunuz tam olarak ?

Grivas : Tam olarak satranç yazarlığı ve profesyonel koçluk yapıyorum. Satrançla ilgili altısı İngilizce’ye de çevrilen pek çok kitap yazdım. Gazete, dergi ve Chessbase gibi önemli internet sitelerine yorumlar yazıyorum.

Kul : Tabii çokça ülke dışına çıkıyorsunuz. Örneğin Türkiye. Aileniz bu işe ne diyor ? Merak ettim doğrusu.

Grivas : İki çocuğum var. Her ikisi de satrançtan nefret ediyor. Özellikle beş yaşındaki oğlum “artık bırak satrancı evden gitme” diyor. Satranç, babalarını ellerinden almış gibi düşünüyorlar. Türkiye’ye ilk kez 1993’te Balkan Şampiyonası için gelmiştim. 1995’te “zonal” için geldim. Daha sonra da bir kaç kez farklı turnuvalar için ülkenizdeydim.

Kul :  Pek çok Yunanlı için Türkiye’nin özel bir yeri vardır. Sizin de geçmişten gelen bir bağınız var mı Türkiye’de ?

Grivas : Ailem, daha doğrusu büyük büyük babam, İstanbul’dan Prens Adalarından gelme. 1922’de Türkiye’den ayrılarak Yunanistan’a, Atina’ya göçmüşler. Bu nedenle, Türkiye’ye karşı özel bir yakınlığım var. Hatta, Türk Büyük Usta Suat Atalık bir defasında bana espriyle şöyle demişti ; “Sen en iyi ikinci Türk satranççısın.”

Kul : Hazır sizi bulmuşken soralım. Yunanistan’da satranç ligleri nasıl. Bize genel yapıyı ve işleyişi biraz anlatır mısınız ?

Grivas : Toplamda 500 den fazla ancak bunun iki yüz kadarı aktiftir. Tüm bu kulüpler toplam 5 ayrı kategoride mücadele ediyorlar. Ulusal düzeyde A Ligi, B Ligi, C Ligi ve yerel düzeyde A ve B Ligleri. Ulusal A Liginde 16 takım bulunur. Bu düzeyde tek bir buluşma yapılır yani tek ayaklıdır. Bunun en önemli nedeni kulüplere getirdiği maliyettir. 

Kul : Ne kadar çok lig varmış. Bu arada bizde de epey tartışıldı ve halen de tartışılıyor. Merak ettim nedir masa sayısı sizde ?

Grivas : 5 Adet serbest, 1 adet bayan, 1 adet genç bayan, 1 adet 16 yaş altı bayan, 1 adet 16 yaş altı, 1 adet genç, 1 adet 14 yaş altı ve 1 adet 12 yaş altı. Toplam 12 masa.

Kul : Peki yabancı oyuncu sayısı nedir ?

Grivas : Her takımda toplam iki adet yabancı oyuncu yer alabilir ve oynayabilir. Bunlardan biri AB vatandaşı diğeri ise dünyanın her hangi bir yerinden olabilir.

Kul : Siz bir kulüpte oynuyor musunuz ?

Grivas : Yunanistan’ın en ünlü futbol kulüplerinden biri olan AEK Atina yeni bir satranç takımı kurdu. Ben de orada yer alıyorum. Yeni kurulduğu için şu anda yerel ligin en altında. Tabii bunun şöyle bir yararı da var. Eğer popüler bir futbol kulübü satranç takımı kurarsa ilgi daha da artıyor.

Kul : Yunanistan’da lisanslı satranç oyuncusu sayısı nedir ?

Grivas : Yaklaşık 35 bin. Ancak bunların bir kısmı eski isimlerdir. Aktif değildir. O nedenle bu rakama kesin gözüyle bakmamalı.

Kul : Yunanistan’ın nüfusuna göre önemli bir miktar değil mi bu ?

Grivas : Belki. Basketbol da lisanslı sporcu sayısı 450 bin. Futbolda bunun da üzerinde.
     
Kul : Türk Milli takımının antrenörlerinden birisiniz. Ne kadar oldu Türkiye Satranç Federasyonu ile çalışmaya başlayalı.

Grivas : Yaklaşık dört ay. Her ay beş tam gün, günde altı saat birlikte çalışıyoruz.

Kul : Kıvanç, Umut ve Mert gibi önemli sporcularımızla çalışıyorsunuz. Sizce ne kadar bir sürede onların arasından bir Büyük Usta çıktığını görebiliriz ?

Grivas : Tahminim şu ki, önümüzdeki üç yıl içinde içlerinden en çok çalışanı Büyük Usta unvanına hak kazanacak. Bence şu anda birbirlerine yakın bir düzeydeler. Arada farklar olabilir ancak o kadar belirleyici değil. 

Kul : Nasıl bir çalışma yöntemi uyguluyorsunuz ?

Grivas : Oyun ortası ve oyun sonu bölümlerini birlikte çalışıyoruz. Başlangıç içinse onlar hazırlık yapar ve ben de kontrol ederim. Onlara her gün en az iki saat çalışmalarını söylüyorum.
Kul : İki saat sizce yeterli mi ? Doğrusu bana biraz az geldi de.

Grivas : Önemli olan verimli, üretken çalışıp çalışmadığınız. Kaç saat değil, ne kadar verimli çalıştığınız önemli.

Kul : Sizce yeni oyuncular ve kendilerini geliştirmeye çalışanlar nelere dikkat etmeli ?

Grivas : Düzenli çalışmak bu en başta geleni. Ardından ise fiziksel çalışma geliyor. Yani turnuva öncesi fiziksel olarak da güçlü olmalılar. Düzenli spor yapmalılar. Ve hepsinden önemlisi savaşmayı, mücadele etmeyi öğrenmeliler. Satranç amatörler için bir oyun olabilir. Ancak profesyonel düzeyde bir savaş, gerçek bir mücadeledir.

Kul : Tam olarak ne anlatmaya çalışıyorsunuz ?

Grivas : Satranççı olmayı doktor olmakla karşılaştırın. Her ikisi de bilimsel bir çalışma gerektirir. Ancak son yüzyılda milyonu aşkın yeni doktor olmasına rağmen Büyük Usta düzeyindeki satranççıların sayısı yalnızca binden ibaret.

Kul : Sanıyorum bir de işin psikolojik hazırlık kısmı var. Örneğin güçlü bir rakipten korkma gibi. Bunun için ne yapmalı ?

Grivas : En iyi psikolojik hazırlık rakibin zayıf noktalarını bulmak ve bunlara çalışmaktır. Evet, rakibe saygı duysunlar ama ondan korkmasınlar. Şurası çok açık, ancak bilgisiz biri korkar.

Kul : Eğiticiler ve antrenörleri unutmamak gerek sanırım. Bunca yıllık deneyimle bu konuda neler söyleyebilirsiniz ?

Grivas : Ben satranç eğitimini verenleri dört ayrı kategoride değerlendiriyorum. Birinci kategoride olanlar temel satranç eğitimini verir ve oyunu sevdirirler. İkinci kategoride kulüp düzeyinde çalışanlar gelir. Üçte ise daha güçlü oyuncular için özellikle oyun ortası, sonu ve başlangıç için bireysel antrenörler. Son kategoride ise üst düzeyde şampiyon yetiştirenler gelir. Vurgulamam gerek, ancak bir şampiyon, bir şampiyonu yetiştirir.

Kul : Nasıl yani ?

Grivas : Örneğin Topalov. Onun çalıştırıcılarından biri de Danailov’dur. Danailov birkaç kez Bulgaristan şampiyonu olmuş bir isim. Şampiyon olmayan biri bunun gerçekten ne anlama geldiğini bilemez.

Kul : Hazır Topalov’dan söz açılmışken sorayım. Kramnik – Topalov, Dünya şampiyonluğu unvan mücadelesinin galibi kim olacak ?

Grivas : Doğrusu Topalov beni şaşırttı. Şu anda durum 2 – 0 ve Kramnik önde. Bu düzeyde oynanırken artık maçı çevirmek zor olur. Yani düşünsenize 12 oyunluk bir karşılaşmada kaç şansınız olabilir ki ? Eğer Topalov bir beraberlik yada galibiyet alsaydı durum ortada derdim. Ama Kramnik artık buna izin vermez. Topalov’un şansı kalmadı bence.

Kul : Peki sizin favori oyuncunuz kim ? Kasparov, Karpov…vs. Hangisi ?

Grivas : Rubinstein. Evet, Kasparov, Karpov ve diğerleri de çok büyük isimler ama kanımca aralarında küçük stil farkları var, o kadar. Ama Rubinstein adeta bir kale gibidir. Her şeyi kontrol eder ve her şeye tepeden bakar.

Kul : Son bir soru. Satranç sizin için ne ifade ediyor ? Bir anlamı var mı ?

Grivas :  Benim için satrancın anlamı hayatta kalmak ve daha iyi olabilmektir. Kararlı, dayanıklı olmakla, vazgeçmemek ve mücadeleyle ilgilidir. Satranç bize hayatta vazgeçmeden ilerlemeyi öğretir.

Kul : Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler.